Tozlu Raflardan Klasik bir Hikaye: “Bir Sergiden Tablolar”

           Hızlı tempoda ilerleyen adımlarınız, 10 dakika sonra gerçekleşecek olan konserin heyecanı içerisinde. Gençlik Parkın’dan parıldayan ışıklar altında bulvarda ilerliyorsunuz, evet artık binanın içerisinde bulunduğu bahçeye giriş zamanı geldi. J İlk kapısından geçiyorsunuz ve karşısınız da kiremit rengi sarı ışıklarla süslenmiş ve zihninizde müzik kutusunu canlandıran bina yerini koruyor. J Üzerinde siyah bir yazı ile “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu” yazıyor.
8 dakika…                                                 .
Güvenlikten geçiş yaptıktan sonra, artık salondasınız. “Gençleri burada görmek çok güzel”, diyor gülen iki çift göz. Konser Salonunun müdürü olduğunu söylüyor ve hoş bir sohbet ilerliyor. Cumhuriyet Senfoni Orkestrasının tarihinden bahsediyor ve bir broşür veriyor. Unutmadan alın, konser öncesi mutlaka okuyun.” Memnuniyet ile kabul edip artık konser salonuna giriş yapıyorsunuz.
Atmosfer. İlk olarak dikkatinizi yukarıda yer alan avize çekiyor. Ardından kırmızı koltukların odak noktası, sahne, tüm gözleri kendisine çeviriyor. Adeta bir görsel şölenin içerisindesiniz. Anons yapılıyor:
“Konserin başlamasına 5 Dakika “
Biletinizi kontrol edip kırmızı koltuklardaki yerinizi alıyorsunuz. Kalan sürede eserin içeriğini anlatan broşürü incelemeye başlıyorsunuz.

MODEST MUSORSKİ

Bir Sergiden Tablolar
        Aslında eserin sadece adını biliyorsunuz, yalnızca içinizdeki o klasik müzik sevgisine ve acele alınmış bir bilete sahipsiniz. J Broşüre göz atarken ise derin bir hikâyenin içerisinde adım atıyoruz. “En güzel şeyler hiç beklemediğiniz anda olur“  cümlesi ise zihnimizde yankılanıyor. J

        Broşürde Modest Musorski’nin hayatını kaybeden can dostu Victor Hartmann adına bu eseri bestelediği yazıyor. Hikâyeyi biraz daha ilginç hale getiren durum ise Victor Hartmann’ın ressam olmasından kaynaklanıyor. Modest Musorski eserinde Victor Hartmann’ın tablolarını  bizlere sunuyor. Dostunun resimlerini kendi anlatım olanaklarıyla, seslerle yeniden çiziyor.  

         Victor Hartmann, “Zaten sanatçı kimliği ile ölümsüzleşen dostunuzu bir nebze daha ölümsüz kılmak için ne yaparsınız?” sorusuna verilebilecek en güzel yanıtı veriyor Musorski.
        Aklınızda bu düşünceler sizi oldukça heyecanlandırırken hikayenin biraz daha derinliklerine inmek istiyorsunuz.
        Tam da o sırada, salonda alkış sesleri yükseliyor. Evet, orkestra üyeleri sahnede yerlerini almaya başlıyor. Önce keman sanatçıları, hemen ardından viyola ve viyolonsel… Şimdi sıra kontrbas ve geriye kalanlar. Takım elbiseli adamlar, siyah elbiseli kadınlar... Asalet içeren adımlarıyla yerlerini aldılar. O tanıdık ses… Enstrümanlar son kez akort ediliyor. Fırsattan istifade elinizdeki broşüre göz atmaya devam ediyorsunuz. 

       “Bir Sergiden Tablolar“ adlı eser toplamda 14 bölümden oluşmaktadır. 1. bölüm sergide gezinen besteciyi simgeleyen “Promenade” adlı kısımdır. Fransızca kökenli olan bu kelime “gezinti” anlamına gelir. Sergide gezdiğinizi düşünün, bir tablodan diğerine geçerkenki adımlarınızı yerini dolduran his, bu eserde Promenade’dir
         Bu melodiyi eserde toplam 4 kez farklı ritimlerde duyarız. Bir sonraki tablonun habercisi olarak da nitelendirebiliriz. “Neşe, korku, hüzün, ölüm…” Eserde toplam on tane Victor Hartmann resmi betimlenmektedir.
          Bir kez daha alkış sesleri… Bu bestenin farkına varmanın verdiği mutlulukla okumaya devam ederken uzaktan orkestra şefini görüyoruz. Elinde batonu ile önce bizleri selamlıyor, ardından orkestra üyelerini. Son kontroller ve evet her şey hazır. İşte başlıyoruz…

Kulağa çalınan tatlı bir melodi… “Promenade” 
Yaşayacağınız güzel anların habercisi gibi… Bu kısa dinletinin ardından Victor Hartmann’ın besteye hayat veren ilk tablosu ;


Gnomus
Fransızca kökenli, aslında “Gnome” olan “cüce” anlamına gelir. Büyüklerde acıma duygusu uyandıran, aksak adımlı ve çocukları tedirgin eden bir cüce.
Yaklaşık iki buçuk dakika süren “Gnomus” bölümünü özetleyecek olursak “Gerilim” teması üzerine kuruludur.
Bu bölümlerde esere alışma süreci yaşamaktasınız. Duygularınız tam yerine oturmamışken ve “Gnomus” adlı bölümün verdiği gerginliği hissederken yine o melodi,
“Promenade”  Naif melodisiyle sakinleştiriyor sizi.

Ve 4.bölüm, broşürde
Il Vecchio Castello 
“Ortaçağa özgü eski bir şato önünde duran ozan, hüzün dolu bir halk şarkısı söylemektedir."  yazıyor.
Gözlerinizi sahneye tekrar çevirdiğiniz de birden ozanın hüznünü hissediyorsunuz. “Kesinlikle doğru yerdeyim.”
Ardından gezintinizi onaylar nitelikte “Promenade” tekrar sizi kendinize getiriyor. Eş zamanlı takip ettiğiniz broşüre tekrar göz atma zamanı:

6.Bölüm
Tuileries 
Paris’in Tuileries bahçesinde oynayan çocuklar.
Bunu hiç bilmeyen birine bile dinletseniz melodinin içerisindeki çocuk neşesini yakalayıp özümseyebilir. 
Bu sevinçle dinlemeye devam ederken bir anda hisleriniz değişiyor, gülümseyen yüzünüz yerini ciddiyete bırakıyor. Konuyu bilmemenin yarattığı refleks ile tekrar elinizdeki kâğıda göz atıyorsunuz

7.Bölüm
Bydlo
Polonya’ya özgü bir kağnı: Bydlo ile gelmekte olan köylüler yaklaşırlar… Uzaklaşırlar…
Üzerinizde yaratılan bu duygu değişiminin varlığını benimseyebiliyorsunuz artık.
Neredeyse hipnotize olmuş bir biçimde sahneyi, orkestra şefinin ritmik hareketlerini ve enstrümanların uyumunu izlerken tanıdık melodi, Promenade yeniden kulaklarınıza çalınıyor. Fakat bu sefer biraz daha hüzünlü attırıyor adımlarımızı Musorgski…

9.Bölüm
Ballet of the Unhatched Chicks Civcivlerin kabukları içinde balesi. 
Keyifli bir melodinin ardından;               

10.Bölüm
Samuel Goldennberg und Schmuyle:Varlıklı ve yoksul iki yahudinin tartışması.
Esere tekrar odaklandığınız zaman bu bölümün içerisinde beslediği zıtlığı oldukça net hissediyorsunuz. Karakterlerimizden ”Varlıklı Goldenberg” bas tınılarıyla kendini ifade ederken , “Yoksul Schmuyle”  tiz ve zayıf sesleriyle karşımıza çıkıyor. İkilinin uyumundan çıkan  bu harika uyum devam ederken, tatlı ve tanıdık bir şamata hislerinizi yokluyor. J



11.Bölüm
Limoges, le marché: Pazaryerinde kadınların şamatası.
Bu neşeye alışmış devam ederken orkestra şefi, hareketleriyle enstrümanları yavaşlatıyor ve daha önce de olduğu gibi, fakat farklılığını hissettiren bir bölüm başlıyor. Ne olduğuna bakmadan bile korkuyu, sessizliği duyabiliyorsunuz ve hislerinize tercüman olabilecek olan açıklamayı okuyorsunuz,

12.Bölüm
Catacombæ (Sepulcrum romanum) and "Cum mortuis in lingua mortua: Yaşamın çeşitli aydınlık sahnelerinden sonra birden <Yeraltı Mezarları’nda> ölümün soğuk, ürpertici havasını duyarız. Besteci bu parçada kendi deyimiyle <Ölülerle ölü dilinde konuşmaktadır.>
Bu bölümde Musorgski tonların gittikçe koyulaştığı dakikalarda, eserin ilham kaynağı olan Victor Hartmann’ı anmaktadır.   
Sona doğru yaklaşmanıza rağmen Musorgski’nin gerilimi bir kenara koymadan devam ettiği eserinde bir diğer yolculuğa buruk bir geçiş yapıyorsunuz.

13.Bölüm
The Hut on Fowl's Legs (Baba-Yagá) : Karanlık gecenin sessizliğini bozan bir saat sesiyle Rus masallarında adı geçen büyücü Baba-Yaga kuş ayakları üzerinde doğrulur.
Ve ;
14.Bölüm  The Great Gate of Kiev: Kiev’in büyük kapısından geçen halk ve rahipler…


Bu esrarengiz yolculuğun sonuna geliyorsunuz. Işıklar açılıyor, kendinizi toparlayıp, dışarıya adımınızı atıyorsunuz. Değişen bir şey var; işte o hislerinizde oluşan, artık size tanıdık gelen yeni bir tat. J

 Bestenin tamamına linkten ulaşabilirsiniz.
Bu sırada unutmadan ekleyelim, 1971 yılında bizlere daha tanıdık olan Emerson ,Lake & Palmer tarafından da bu beste yorumlandı. J  Grubun canlı performansına da buradan ulaşabilirsiniz. J

Yazımızı Nietzche’nin bir sözüyle sonlandıralım;
“Müziğin verdiği heyecanın temelinde görüntü imgelemini ve duyguları harekete geçirme gücü vardır ve bu, müziğin insan üzerindeki büyüleme gücünün gerekli öğelerinden biridir.”
                                                                          
                                                                                                       Sıla Köylüoğlu


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder